EDEBİYAT DEFTERİ ve Oyhan Hasan Bıldırki'den Sevgilerle
 
Edebiyat Defteri
Dolaştıkça Dolaş Haydi  
  Ana Sayfa
  Şiir Yağmuru
  Gökten Üç Elma Düştü
  Sopa Gülü
  Gülebilmenin Bedeli
  Eserlerimden Biri
  Hayat Hikayem
  Oyhan ve Anketleri
  Edebiyat Siteleri
  Ziyaretçi Defteri
  Haberler
  Foto Galeri
  Edebiyat Postası
  Nerden Nereye
  İletişim
  Edebiyat Defteri Abone Ol
  Ara Bul Bak
  Vidyo Resimler
  Sunular
  Müzik Dinle
  Doğum Gününüz
  Bize Gelenler
  Kendi Siteni Ekle
  Son Şiirlerim
  Kitaplar
  Kırk Küçük İnci
  Atatürk Köşesi
"Bu sitede yer alan tüm yazıların her türlü telif ve tasarruf hakkı Oyhan Hasan Bıldırki yahut yasal temsilcilerine aittir."
Haberler



Bir zamanlar genç kızların rüyasıydı...
Mynet tarih 21.12.2007, 21:07 (UTC)
 

      Mesut Engin



Ses Dergisi'nin 1973 yılında düzenlediği güzellik yarışmasında kral seçilip YeşilçamŽa adım atan, yıllarca genç kızların hayallerini süsleyen yakışıklı jön Mesut Engin (55), artık tanınmayacak halde.
Parasız pulsuz kimsesiz kalan eski Yeşilçam yıldızı İzmirŽde otobüs durağında yaşıyor. Engin, çevre sakinlerinin verdiği yiyeceklerle karnını doyurup sefil bir hayat yaşıyor.
Kral seçildikten sonra mankenlik ve fotomodellik yapan, gerçek adı Mesut Kundak olan AydınŽın Söke İlçesi doğumlu Mesut Engin, bugüne kadar, YeşilçamŽın ünlü artistleri Kadir İnanır, Ayhan Işık ve Perihan Savaşla birlikte kamere karşısına geçmişti.
31 filmde başrol oynayan, ``Sevmek'', ``Yedi Evlat iki Damat'', ``Tuğrul'', "Özleyiş'' ve ``Yazık Oldu Yarınlara'' adlı fimleri unutulmayan Mesut EnginŽin hayatı 1976 yılında geçirdiği trafik kazasıyla değişti, karardı. Sağ bileğinin sinirleri kesilen genç aktör, hayata küstü ve alkolle tanıştı. 30 yaşında İstanbulŽun varlıklı ailelerinden Asiye Gençağaoğlu ile nişanlanıp güzellik salonu işletmeye başlayan Engin, sinema dünyasından tek bir destek görmedi, kahroldu.
Yakışıklı aktör, girdiği bunalımdan kurtuluşu içki şişelerinde aramayı artırınca işini de, şöhretini de kaybetti. Kendine yeni bir yaşam kurma mücadelesi veren Engin, uzun yıllar alkolden kurtulmaya çalıştı ve 2003Žte bağımlılıktan kurtuldu.
Bir zamanlar otellerin kral dairelerinde yatan Mesut Engin, şimdi ise İzmirŽin Bornova İlçesiŽnde Karayolları Bölge MüdürlüğüŽnün karşısında bulunan Ağaçlı YolŽda otobüs duraklarında banklarda yatıyor.
Gerçek adını gizleyip, kendini Mustafa diye tanıtan Mesut Engin, derdini, sıkıntısını kimseyle paylaşmıyor. Çevrede esnafın `dede' diye hitap ettiği Engin, ikram edilen yemekleri de kabul etmiyor. Bir tek kendisine yardım eden bekçilerden sigara ve çay alıyor. İki yıldır kaldığı otobüs durağında gündüzleri yol boyunca gidip gelen EnginŽin zararsız, kendi halinde bir insan olduğunu belirten çevre sakinleri, ``Çocuklarımızla sohbet ediyor. Hiçbiri onun bu halinden ürkmüyor" dedi.
Kendisine ne zamandır burada yaşadığını soran gazetecilere, çelişkili konuşan ve söylenen ünlü artislerin isimlerini hatırlayan Mesut Engin, ``Ben ne zaman geldiğimi bilmiyorum. Şöhret güzeldi. Burada da mutluyum. Geceleri çok soğuk oluyor. Otobüs durağı benim evim, herşeyim. Siz film mi çekmeye geldiniz? Para verirseniz ben de, filmde oynarım'' dedi. EnginŽin birbirinden kopuk ve tutarsız cümleleri dikkat çekti.
 

Çanakkale Savaşı Değil Çiğli 1930
Ersin ERCAN - Koray YILMAZDEMİR, DHA tarih 30.11.2007, 21:29 (UTC)
 Çanakkale Savaşı’nın simgesi haline gelen, yırtık elbiseli ve ayakkabısız Mehmetçik fotoğrafının sırrı çözüldü.

Fotoğraftaki kişilerin Bolu’nun Elmalık Köyü’nden İbrahim Bayseç ile Niyazi Yıldırım oldukları, İzmir’deki Çiğli Havaalanı’nda 1930’da işçi olarak çalışırken Alman bir pilot tarafından fotoğraflarının çekildiği ortaya çıktı. CHP Bolu İl Teşkilatı’nın geçen yıl bastırdığı afişlerde babasının fotoğrafını görünce şaşıran Seyran Bayseç (65), "Babamın o fotoğraf ile savaşın simgesi haline geldiğini öğrendim. Ancak babam 1911 doğumlu. Yani Çanakkale Savaşı başladığında 4 yaşındaydı. O fotoğraf babam Çiğli Havaalanı’nda işçi olarak çalışırken çekilmiş" dedi.
30 Kasım 2007

Portre


İki Asker

 

Türkiye Türkçesi Yurt Dışında Yaygınlaştırılacak
Oyhan Hasan BILDIRKİ tarih 16.11.2007, 22:06 (UTC)
 Türkiye Türkçesi yurt dışında yaygınlaştırılacak
ANKARA (İHA) - Milli Eğitim Bakanlığı ve Türkiye Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) arasında Türkçe'nin de yurtdışında yaygınlaştırılmasını hedefleyen "Eğitim İşbirliği ve Teknik Yardım Protokolü' imzalandı.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ile Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu, Bakanlık Başöğretmen Salonu'nda düzenlenen törenle ''Eğitim İşbirliği ve Teknik Yardım Protokolü''nü imzaladı. Bakan Çelik, yaptığı konuşmada, Türkiye'nin yurtdışında birçok ülkede Türkçe'nin yaygınlaştırılması alanında birçok faaliyet gerçekleştirdiğini söyledi. Çelik, TİKA'nın çeşitli üniversitelerde Türkoloji Birimi'nin kurulmasının alt yapısının oluşturulmasında çok önemli bir misyonu bulunduğunu kaydetti. Türkiye'nin son yıllarda yurtdışından finansal destek alan bir ülke konumundan çıktığını belirten Bakan Çelik, "Eğer Türkiye Türki Cumhuriyetlerde yer almıyorsa bizim büyük devlet olma gibi bir iddiamız söz konusu olamaz" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Sudan, Etiyopya gibi ülkelere gittiğinde bazı çevrelerin bu gezilerden dolayı kendisini eleştirdiğini ifade eden Çelik, Türkiye'nin elinin bütün ülkelere uzanması gerektiğini kaydetti. Çelik, "Türkiye Arnavutluk'ta, Bosna'da Afrika'da icraatları olan bir ülke konumuna gelmiştir. Dünyanın neresine giderseniz gidin TİKA'yı görürsünüz" şeklinde konuştu.

Bakan Çelik, TİKA ile yapılan işbirliği neticesinde de Türk kültürünün buralarda daha da yaygınlaştırılacağını söyledi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Türkçe'nin geliştirilmesi için Yunus Emre Enstitüsü'nü kurduğunu hatırlatan Çelik, yurt dışında Türkçe'nin yaygınlaştırılması ve Türk kültürüne bir sempati kazandırılması için bunun en güzel örneklerinden birisi olduğunu ifade etti.

Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu da, TİKA'nın kuruluş amacının işbirliği yaptığı ülkelerde ekonomik, ticari ve sosyal alanda destek sağlamak olduğunu belirtti. Yazıcıoğlu, "Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan protokol sayesinde Türkiye Türkçesi yurtdışında da yaygınlaştırılacak. Türk dünyasıyla olan ilişkilerimiz giderek gelişecektir. Bu protokol neticesinde eğitim faaliyetleri yeni bir ivme kazanacaktır" diye konuştu.

Türkiye'nin son yıllarda ekonomisinin giderek büyüdüğünü belirten Yazıcıoğlu, ekonomideki hedeflerinin dünya ülkeleri arasında ilk ona girmek olduğunu kaydetti.
Konuşmaların ardından Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu "Eğitim İşbirliği ve Teknik Yardım Protokolünü imzaladı.


 

Efe Torunu Validen Sitem
Söke Ekspres tarih 07.09.2007, 07:03 (UTC)
 YÖRÜK ALİ EFE'NİN TORUNU UŞAK VALİSİ KAYHAN KAVAS'TAN HEMŞERİLERİNE SİTEM

UŞAK VALİSİ KAYHAN KAVAS:
"KONUŞTUĞUMUZDA MANGALDA KÜL BIRAKMIYORUZ AMA, ATALARIMIZIN MİRASINI KORUYAMIYORUZ."

"MİLLİ MÜCADELEDE KARARGAH OLARAK KULLANILAN BİNALARIN BİR ÇOĞU BUGÜN KAHVEHANE VE BİRAHANE OLARAK KULLANILIYOR."

Aydın'ın Milli Kahramanı Yörük Ali Efe'nin torunu Uşak Valisi Kayhan Kavas, Aydın'da milli mücadele döneminde kullanılan binaların bugün birçoğunun kahvehane ya da birahane olarak kullanıldığını belirterek, duruma tepki gösterdi.

Bugün ziyaret ve toplantılara katılmak üzere Aydın'a gelen Uşak'ın Aydınlı Valisi Kayhan Kavas, milli mücadele döneminde Aydın'da karargah ya da askeri birlik olarak kullanılan mekanların koruma altına alınmasını istedi. Aydın'ın milli mücadelede çok önemli bir yeri olduğunu belirten Kayhan Kavas, milli mücadelede düşmana ilk başkaldırının Aydın'dan başladığını hatırlatarak "Aydınlılar nereye giderlerse gitsinler duruşlarından tanınır ve efelikleriyle övünürler. Fakat bugün çok acı bir gerçek var. Maalesef milli mücadele döneminde efeler ve askerler tarafından karargah olarak kullanılan binaların birçoğu bugün kahvehane ya da birahane olarak kullanılıyor. Bu bizim yüreklerimizi sızlatmalı. Daha iki kuşak öncesinde bizim bağımsızlığımız ve namusumuzu korumak için yapılan mücadelelerde karargah olarak kullanılan ve tarihi ve manevi değeri yüksek birçok bina ve konutların bugün koruma altında olmaması veya alelade kullanılması çok üzücü bir durum. İnşallah bu durum kendini Aydınlı olarak, efe torunu olarak gören bütün vatandaşlarımızın rüyasına girer de uykuları bölünür, gece yataklarında rahat uyuyamaz hale gelirler. Bu duruma bir 'dur' dememiz lazım. Umurlu'da kazılan siperler halen aynı şekilde duruyor. Bunları koruma altına almalıyız. Tarihimizle övünüyorsak tarihimizin belge niteliğindeki kalıntılarını korumak bizim boynumuzun borcudur. Bunları korumak çok mu zor? Hayır. Her şeyi devletten beklemememiz lazım. Bazı şeyleri vatandaş olarak bizimde yapmamız gerekmektedir. İnşallah en kısa sürede bu konuda bir çalışma yaparak buraları içinde bulunduğu durumdan kurtarırız" diyerek bu konudaki üzüntüsünü dile getirdi. (iha)

 

Halaçoğlu'na Niye Kızdın?
Güçlü ÇEZİK tarih 27.08.2007, 13:53 (UTC)
 Bekir Coşkun'dan sonra Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'na karşı da bir linç kampanyası almış başını gidiyor. Ama Sayın Halaçoğlu'na neden kızdıklarını anlamış değilim.
Hani hepimiz Ermeni'ydik? Hani bütün azınlıkların alt kimliklerini, yan kimliklerini, yedek kimliklerini kabul edecektik? Hani Ermeni kardeşlerimizi kucaklayacaktık? Alt kimlikse işte size kapı gibi kimlik, Osmanlı Arşivlerindeki eksiksiz nüfus kayıtlarından daha iyi, daha geçerli bir kimlik olabilir mi?
Ne oldu, Ermeni asıllı olmak kötü bir şey midir ki herkes ayağa kalkıyor? Ermeniler ikinci sınıf vatandaş mıdır? Kökenleri Ermeni olmak utanç veren bir şey midir? Halaçoğlu'na ateş püsküren Kürt kardeşlerimiz neden bu kadar gocundular, neden bu kadar rahatsız oldular?
Ha Ermeni, ha Çerkez, ha Kürt, herkes eşit değil miydi bu ülkede? Öyleyse neden Halaçoğlu'na duyulan bu öfke?
Yoksa bu öfkenin kaynağı, Kürt ayrımcılığına, Kürt faşistliğine, Kürt bölücülüğüne sırtını dayayıp tezgâh açanların işine çomak sokulmuş olması mıdır? Bu ayrılıkçılar, yıllardır Kürt kardeşlerimizin beyinlerini yıkamak, onları ayaklandırmak ve ülkeyi bölmek için çabalayıp duruyorlardı. Şimdi o insanlar, yani hepimiz kadar bu ülkenin öz be öz vatandaşı olan Kürt kardeşlerimiz merak edip asıllarını, nesillerini araştırmaya başlarlar, geçmişlerini, kökenlerini öğrenirler diye birileri korkmaya mı başladı?
Halaçoğlu'na tepki göstermek, her şeyden önce Ermenilere hakarettir. Eğer Ermeni olmayı Kürt olmaktan daha aşağı görüyorsan, asıl ırkçı olan sensin. Asıl sen, Kürt milliyetçisi ve faşistsin.
Kürt, Türk, Ermeni, Çerkez, Tatar, Gürcü, Arnavut vs. Hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız, hepimiz aynı kimliği taşıyoruz. Hepimiz eşit haklara sahibiz, aynı okullara gidiyor, aynı haklardan yararlanıyoruz.
Şimdi anladınız mı bunun değerini?

Güçlü ÇEZİK
 

Kurtuluş Savaşı'nda Aydın
Zerrin Bağcıvan tarih 23.08.2007, 16:28 (UTC)
 ADD KUŞADASI
ZAFER HAFTASI ETKİNLİĞİ

KURTULUŞ SAVAŞINDA AYDIN
Kitap Tanıtımı , Söyleşi, İmza

Sadettin Demirayak: Kuvayi Milliyenin Aydın'da Doğuşu
Etem Oruç: Şu Ege'nin Efeleri
Nalan Tuntaş: Zor Yıllar
Feyza Zaim: Ateşler İçindeydi Germencik

27 Ağustos Pazartesi
İlçe Halk Kütüphanesi
17.30: Söyleşi
18.30: Kokteyl
 

<- Geri  1  2  3 Devam -> 
Şimdiye kadar 87664 ziyaretçi (181072 klik) kişi burdaydı!
Öteberi Sandığı  
   
Facebook beğen  
 
 
Resimlerim  
 
 
Zamana İz Düşmek  
 
Myspace Stuff

Calendar Provided By : Edebiyat Defteri

 
Burdan Geriye Dön  
 
Ana sayfaya geri dön =>
Şiirlerimi okumak için tıklayın.
 
Radyo Dinle  
 

Çiçekli Dağlar

Pictures in a Scroll Box
 
Bu tasarım Oyhan Hasan Bıldırki tarafından yeniden düzenlenmiştir. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol